5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5 vd. maddelerinde düzenlenen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kurumu, 2 yıldan az süreli hapis cezasına mahkum edilen kişilerin toplum hayatına kazandırılabilmeleri, hukuki statülerini korumaları ve tekrar suça karışmalarının önlenmesi amaçlarını güden istisnai bir hukuki kurumdur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, suç işlendiğine kanaat getiren mahkemenin verdiği mahkumiyet kararının denetim süresince "askıda kalması" sonucunu doğurur. Başka bir deyişle sanığın denetim süresini iyi halli geçirmesi halinde, hakkında daha önceden verilen fakat mahkemece açıklanması geri bırakılan mahkumiyet kararı sanki hiç olmamış gibi ortadan kalkar. Bu bakımdan HAGB, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi kurumundan farklıdır. Zira hapis cezasının ertelenmesi halinde sanık mahkum olmakta, hakkındaki karar sonuç doğurarak sanığın siciline işlenmekte, fakat sanığın aldığı hapis cezası uygulanmamaktadır. HAGB halinde ise denetim süresini iyi halli geçiren sanık hakkında verilen mahkumiyet ortadan kalkmakta, sanığın hukuki statüsü değişmemekte, bu husus sanığın sabıka kaydına da işlenmemektedir. Dolayısıyla sanık açısından HAGB'nin hapis cezasının ertelenmesinden daha lehe bir durum olduğu söylenebilir.
HAGB kararı verilebilmesi için 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bazı şartlar belirlenmiştir. Bu şartların tamamının birlikte yerine gelmemesi halinde mahkemece HAGB kararı verilemez.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/14 maddesi gereğince Anayasa'nın 174. maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlara ilişkin yargılamalarda HAGB kararı verilmesi mümkün değildir.
Benzer şekilde 477 sayılı Kanun'un 63/2 maddesi gereğince ilgili kanunda düzenlenen suçlar hakkında, 5491 sayılı Çek Kanunu'nun 5/10 maddesi gereğince karşılıksız çek keşide etme suçu hakkında ve farklı kanunlarda belirlenen disiplin veya tazyik hapsi gerektiren hallere ilişkin olarak HAGB kararı verilmesi mümkün değildir.
Suçu sabit görülen bir sanık hakkında HAGB kararı verilebilmesi için hükmolunan cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da buna denk adli para cezası olması gereklidir. 2 yıldan daha uzun süreli hapis veya adli para cezaları hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün değildir.
Bir sanık hakkında HAGB kararının verilebilmesi için sanığın daha önceden kasten işlediği bir suçtan dolayı sabıkasının olmaması ve mahkemece sanığın tekrar suç işlemeyeceğine dair bir kanaate varılması gereklidir.
Belirtmek gerekir ki, sanığın sabıka kaydında bulunan fakat sicilden silinme şartlarını taşıyan adli sicil kayıtları HAGB kararı verilmesine engel teşkil etmez. Başka bir deyişle, bir sabıka kaydının sicilden silinmesi için gerekli süre geçmişse, bu kayıt kişinin adli sicilinden silinmiş olmasa dahi kişi hakkında HAGB kararı verilebilir. Fakat uygulamada karışıklığa sebep olmaması amacıyla silinme şartlarını taşıyan adli sicil kayıtlarının HAGB kararından önce başvurulmak suretiyle silinmesini gerekli görmekteyiz. Zira silinme şartlarını taşıyan kayıtların kişinin adli sicil kaydından silinmesi hem ilgili kişinin normal yaşantısına dönmesi açısından fayda sağlayacak, hem de yargılama sırasında mahkeme nezdinde karışıklık yaşanmasına engel olacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki sanık hakkında HAGB kararı verilmesi için mağdurun rızası aranmamaktadır. Fakat mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade (çalınan malın geri verilmesi), suçtan önceki hale getirme (zarar verilen eşyanın tamir edilmesi) veya tazmin yollarıyla karşılanması şarttır.
Sanık hakkında HAGB uygulanabilmesi için tazmini gerekli olan zarardan anlaşılması gereken, mağdurun ya da kamunun doğrudan doğruya suç nedeniyle gördüğü zarar olup, manevi zarar veya işgücü kaybı gibi dolaylı zararların tazmin edilmemiş olması sanık hakkında HAGB kararı verilmesine engel değildir. Dolaylı zararlar her ne kadar HAGB'nin şartları arasında değilse de daha sonra ikame edilecek bir tazminat davası yoluyla sanıktan tahsil edilebilir.
CMK'nun 231/9 maddesi gereğince mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın tek seferde tazmin edilmesinin mümkün olmadığı hallerde, zararın aylık taksitlerle ödenmesi şartıyla da sanık hakkında HAGB kararı verilmesi mümkündür.
5271 sayılı CMK'nun 231/6 maddesi gereğince sanık hakkında HAGB kararı verilebilmesi için sanığın HAGB'yi kabul etmesi şarttır. Zira hakkında HAGB kararı verilen sanık, kanun yollarına başvurmak hakkını kaybedecek, dolayısıyla beraat ederek hakkındaki suçlamadan aklanmak hakkından da feragat etmiş olacaktır. Bu nedenle hakkında HAGB hükümlerinin uygulanmasını açıkça kabul etmeyen sanık hakkında HAGB kararı verilmesi de mümkün değildir.
HAGB kararı verilmesi halinde sanık hakkında denetim süresi işlemeye başlar. Denetim süresi 18 yaşından küçük çocuklar için 3 yıl, yetişkinler için 5 yıldır. Bu denetim süresi içinde sanık sadece kasten suç işlemekten yasaklanabileceği gibi, hakkında mahkemece CMK'nun 231/8-a-b-c maddelerinde belirlenen tedbirler de en çok 1 yıl süreyle olmak şartıyla uygulanabilir.
HAGB kararı mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararının denetim süresi boyunca "askıda kalması" sonucunu doğurur. Yani denetim süresi boyunca mahkumiyet kararı hüküm ifade etmez, fakat ortadan da kalkmaz. Mahkumiyet kararının ortadan kalkması ancak denetim süresinin sanık tarafından iyi halli olarak geçirilmesi halinde mümkündür.
Sanığın denetim süresini iyi halli olarak geçirmesi ve denetim süresi içinde kasten bir suç işlememesi halinde, daha önceden mahkeme tarafından hakkında verilen mahkumiyet kararı, sanık sanki hiç yargılanmamış gibi tüm hükümleriyle birlikte ortadan kalkar.
Sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi ya da mahkemece takdir edilen ve CMK'nun 231/8-a-b-c maddelerinde yer alan yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde ise mahkemece HAGB kararı kaldırılarak önceden verilen mahkumiyet kararı açıklanır. Yani kişi mahkum edilerek cezasını çekmesi için gerekli infaz rejimine aktarılır ve mahkumiyet hükmü sanığın sabıka kaydına işlenir. Mahkeme mahkumiyet kararını açıklarken hakkında hükmedilen tedbirlere uymayan sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısına kadar olan bir kısmının infaz edilmemesine, şartları yerine gelmişse sanık hakkındaki hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesine de karar verebilir.
Belirtmek gerekir ki, bir kişi hakkında verilen HAGB kararları o kişinin sabıka kaydına işlenmemekte, farklı bir sicilde tutulmaktadır. Dolayısıyla HAGB kararlarının memuriyet gibi daha önceden belirli suçlardan hüküm giymemiş olmak şartı gerektiren durumlara da olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır.
HAGB kararlarına yargılamanın tüm tarafları itiraz edebilir. İtiraz HAGB kararının tarafa tebliğ ya da tefhiminden sonraki 7 gün içinde, kararı veren mahkemeye sunulacak bir dilekçe ile yapılır. Mahkeme itiraz dilekçesini inceleyerek kendi kararını düzeltebileceği gibi, kararının doğru olduğu görüşünde ise itirazı incelemek üzere görevli mahkemeye gönderebilir.
HAGB kararı Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilmişse itiraz mahkemenin bağlı olduğu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, eğer Ağır Ceza Mahkemesi yok ise o yere en yakın Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, eğer HAGB kararı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmişse sayıca kendisinden bir sonra gelen mahkeme tarafından, eğer o yerde tek bir Ağır Ceza Mahkemesi bulunuyorsa en yakın yer Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenerek karara bağlanır.
İtiraz üzerine yapılacak inceleme HAGB'nin usuli şartlarının yerine gelip gelmediğinin kontrolü ile sınırlıdır. Eğer kanunda belirlenen şartlar yerine gelmişse itiraz mercii tarafından itirazın reddine karar verilecek, eğer HAGB şartları oluşmamışsa itirazın kabulüne karar verilip dosya HAGB kararını veren mahkemeye iade edilecektir. Her ne kadar Yargıtay'ın itiraz merciinin dosyada açıkça beraat kararı verilmesi gerektiğini saptaması halinde dosyayı esastan inceleyerek hüküm kurması ve dosyayı beraat kararı verilmek üzere mahkemesine iadesi gerektiği yönünde kararları mevcutsa da, uygulamada itiraz mercileri dosyayı esastan incelememekte, sadece HAGB'nin usuli şartlarının yerine gelip gelmediğini tespit etmekle yetinmektedir.
HAGB kararlarına karşı kanun yollarına başvurulamaz. Başka bir deyişle hakkında HAGB kararı verilen sanık suçsuz olduğuna inanıyor olsa dahi istinaf ya da temyiz başvurusu yaparak kendini aklamak hakkını kaybetmektedir. Bu nedenle HAGB konusunda rıza göstermeden önce yargılama konusu dosya ile ilgili detaylı bir şekilde bilgilenmek ve hukuki yardım almak çok önemlidir. Zira kısa vadede faydalı görünen HAGB kurumu, denetim süresi içinde işlenecek en ufak kasıtlı suçta ilk mahkumiyet kararının açıklanması, dolayısıyla kişinin önceden hesap etmediği bir ceza ile karşılaşması sonucunu doğurabilmektedir.
Benzer şekilde mağdur ya da müştekinin de HAGB kararını temyiz etmesi mümkün değildir. Sanığın daha ağır bir ceza alması gerektiğini düşünen mağdur ya da müştekinin kararı temyiz edebilmesi için ilk başta HAGB kararına itiraz ederek bu kararı kaldırması zorunludur.
Özellikle kanunlar tarafından hafif kabul edilen ya da taksirle işlenen suçların faillerinin en kısa zamanda normal yaşamlarına döndürülmesi amacını taşıyan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumu kısa vadede cezayı ve mahkumiyeti önlemesi nedeniyle sanık yararına olmakla birlikte, uzun vadede kişinin 1 seneye kadar farklı tedbirlere uyma yükümlülüğü altına girebilecek olması, ileride hafif bir suçtan hüküm giyse dahi beklediğinin çok üstünde cezalarla karşılaşabilecek olması ve kanun yollarına başvurmak hakkını kaybederek aklanmak şansının ortadan kalkacak olması sebepleriyle önceden iyi düşünülmesi gereken bir husustur. Bu nedenle kanaatimizce olası bir mahkumiyetten kolay kaçış yolu olarak değil, uzun vadeli olarak düşünülmesi ve gerekli hukuki yardımın alınarak karar verilmesi gereken önemli bir konudur.
Yayımlanma Tarihi: 04/12/2016
Bu makale tamamen genel bilgilendirme amaçlı olup, yayımlanma tarihi sonrasında oluşabilecek mevzuat ya da içtihat değişikliklerini kapsamamaktadır. Enginsu Hukuk Bürosu makalenin yayımlanma tarihinden sonra doğabilecek yeni hukuk durumlar nedeniyle makale içeriğini güncelleyebileceği gibi, güncellememe hakkını da saklı tutar. Enginsu Hukuk Bürosu güncel olmayan makaleler ya da yeterli hukuki danışmanlık hizmeti alınmadan sadece makale ile yetinilmesi nedeniyle oluşabilecek zararlardan hiçbir sorumluluk kabul etmez.
Enginsu Hukuk Bürosu - Tüm Hakları Saklıdır 2025